Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde Türkiye’nin deprem gerçeği hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Kutoğlu, ülke genelinde yaşanabilecek büyük depremlere karşı hazırlıkların hızlandırılması gerektiğini vurgulayarak, kentsel dönüşümden risk yönetimine kadar birçok konuda değerlendirmelerde bulundu.
17 Ağustos 1999 Depremi ve Gelecekteki Riskler
Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, 17 Ağustos 1999 depreminde yaşamını yitirenler için başsağlığı dileyerek, Türkiye’de yıkıcı depremlere neden olabilecek fay hatlarının mevcut olduğunu belirtti. “17 Ağustos’ta kırılan fay hattı Gölcük’ten başlayarak Düzce’ye kadar devam eden 200 kilometrelik bir hat oluşturdu. Türkiye’de benzer büyüklükte depremler beklenmemekle birlikte, geçmişte meydana gelmiş olan depremlerden hareketle gelecekte deprem riski olduğunu görmeliyiz.” şeklinde konuştu.
Deprem Önlemleri ve Kentsel Dönüşüm
Kutoğlu, “17 Ağustos’tan bu yana pek çok yasal düzenleme yapıldı ve kentsel dönüşüm gündeme geldi. Ancak özellikle büyükşehirlerde yapı stokunun eksikliği ve mühendislik hizmeti almadan inşa edilmiş binaların varlığı endişe verici. Bu yapıları hızla dönüştürmeliyiz. Deprem endişesi yerine önlemler almamız gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Risk Yönetimi ve Coğrafi Dağılım
Prof. Dr. Kutoğlu, Türkiye’nin risk yönetimi stratejilerine önemli uyarılarda bulunarak, nüfus ve ekonomik yoğunluğun tek bir bölgede toplanmasının büyük risk teşkil ettiğini belirtti. “Nüfus ve ekonomik yoğunluğun homojen bir şekilde dağıtılması, riskleri azaltabilir ve afetlerin etkilerini en aza indirebilir.” dedi.
Ülke Geneline Yayılmış Yapılar ve Risk Azaltma
Kutoğlu, Türkiye’nin geniş coğrafyasını etkin kullanarak, ağır sanayi ve endüstriyel tesislerin sadece belirli bir bölgede toplanması yerine ülke geneline yayılmasının riskleri azaltabileceğini belirtti. “Türkiye’nin coğrafi avantajını kullanarak yapıları ve endüstriyel tesisleri dağınık bir şekilde konumlandırmak, büyük afetlerde etkilenecek alanları minimize edebilir.” şeklinde konuştu.
Biyolojik Afetlerde Benzer Strateji
Prof. Dr. Kutoğlu, bu yaklaşımın sadece doğal afetler için değil, biyolojik afetler için de geçerli olduğunu vurgulayarak, COVID-19 pandemisinden ders çıkarılması gerektiğini belirtti. “Daha az nüfusun yaşadığı bölgelerin izole edilmesi, biyolojik afetlerde etkilerin kontrol altına alınmasını kolaylaştırabilir.” dedi.
Marmara Bölgesi ve Deprem Tehlikesi
Prof. Dr. Kutoğlu, Marmara Bölgesi’nde yakın bir deprem tehdidi olmasa da, bu bölge için hazırlıkların sürdürülmesi ve olası risklere karşı dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. “Marmara’da şu anda yakın bir tehdit bulunmasa da, bölge için hazırlıklı olmak ve riskleri minimize etmek önemlidir.” ifadelerini kullandı.