Prof. Dr. Metin Güçlü: Hipertansiyon, sağlık dünyasında giderek artan bir canavar haline gelmekte. Damarlarımızdaki kanın ritmik akışı, bedenimizin yaşam kaynağı olan kalbimiz tarafından sağlanır. Ancak, bu akışın düzeni bozulduğunda işler karışabilir. Kalp, her atışında damarlarımıza basınç uygular ve bu basınçlar, sağlıklı bireylerde belirli değer aralıklarında seyreder. Ancak, bu denge bozulduğunda hipertansiyon ortaya çıkar.
Hipertansiyon Kimlerde Daha Sık Görülür?
Prof. Dr. Metin Güçlü: Hipertansiyonun temelde iki ana sebebi vardır. Birincisi; genetik faktörlerden kaynaklanan “primer” hipertansiyon, ikincisi ise altta yatan bir hastalığın sonucunda gelişen “sekonder” hipertansiyondur. Özellikle stresli yaşam, aşırı tuz tüketimi, obezite ve hareketsizlik gibi faktörler, hipertansiyon riskini artırır. Özellikle yaşlılar, aşırı kilolu ve stres altında yaşayan bireylerde hipertansiyon daha sık görülür.
Hipertansiyonun Zararları Nelerdir?
Prof. Dr. Metin Güçlü: Hipertansiyon, kalp damar sistemi üzerinde ciddi zararlara yol açabilir. Kalp damarlarında daralma, kalp kaslarında kalınlaşma, böbrek yetmezliği, göz damar hastalıkları, inmeler ve beyin fonksiyonlarında bozulmalar gibi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle hipertansiyon, tedavi edilmediği takdirde ilerleyici ve ciddi sonuçlara yol açabilen bir hastalıktır.
Hipertansiyonla mücadelede yaşam tarzı değişiklikleri büyük önem taşır. Düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, tuz tüketiminin kısıtlanması, alkol ve sigara kullanımının bırakılması gibi adımlar, hipertansiyonun kontrol altına alınmasında etkili olabilir. Ancak, yaşam tarzı değişikliklerine rağmen kan basıncı kontrol altına alınamayan durumlarda uzman doktorlar tarafından belirlenen ilaç tedavisi gerekebilir.
